Bunun son örneği bir ifsad çalışması olan İstanbul
Sözleşmesi’nde gösterdi, kendisini.
İktidarın önde gelen bazı isimleri ekranlardan, “Biz de
anlayamadık. Bu nasıl bu şekilde çıktı?” mealinde sözler sarf ettiler.
Milli Gazete yazarı Ekrem Şama, buradan yola çıkarak,
“Türkiye’yi kim yönetiyor?" sorusunu gündeme taşıdı.
Ekrem Şama, “Milyonlarca seçmen okuyarak, anlayarak, fikir
yürüterek mi bunlara oy veriyor? Yoksa en tepede kim ve hangi örgüt olduğunu
bilmeden, anlamadan, düşünmeden, kalabalığa uyarak mı oy veriyor?” diye sordu.
Ekrem Şama’nın, “En tepemizde kim var?” başlıklı yazısı
şöyle:
“Bu soru sıkça sorulmaya başlandı:
Türkiye’yi kim veya hangi örgüt yönetiyor?
En tepemizde kim var?
Beştepe’yi kastetmiyoruz. Elbette orada Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan var. Acaba bizi yöneten o mudur?
Birçok eski ve yeni milletvekilinden hep duyageldik. Ama AKP
Gurup Başkanvekili Mahir Ünal’dan bizzat kendi ağzından canlı yayında
anlattıklarını duyunca bu sorular aklımıza geldi, cevap bulamadık.
Kendisine soruldu:
-Efendim aile yapımıza dinamit koyan, evlenmeleri caydıran,
boşanmaları teşvik eden, “cinsel tercihler” adı altında sapıklıklara kapı açan,
dinimiz ve geleneklerimizden kaynaklanan kuralların aile içinde uygulanmasını
yasaklayan, kadın cinayetlerindeki artışları körükleyen, çocukları ebeveynsiz
bırakan, düzeltilmesi için de hâlâ adım atılamayan İstanbul Sözleşmesi’ni hangi
maksatla kabul edip yürürlüğe soktunuz?
Öyle bir cevap verdi ki, şaştık kaldık:
-Biz o sözleşmeyi çok iyi niyetlerle kabul edip yürürlüğe
soktuk. Ama sonradan fark ettik ki bu sözleşmenin içinde bizim maksadımızın
dışında başka kapıları da açan anahtarlar gizlenmiş. Biz bilmeden anlamadan
kabul etmişiz.
Ağzımız açık kaldı. Nasıl yani? O başka kapıları açan
anahtarlar öyle gizli falan değil ki. Açık, apaçık yazıyor. Hem de en başlarda.
Siz okudunuz da mı anlamadınız, okumadınız da mı anlamadınız? Okudunuz da
anlamadınızsa bu kadar zekâ geriliğiniz var iken milletin vekâletini hangi
cüretle ve nasıl alıp da oraya çıktınız ve hem de yönetici oldunuz? Okumadınız
da anlamadınız ise, Türkiye’yi yöneten kimdir veya hangi örgüttür? Sakın Recep
Tayyip Erdoğan’dır demeyesiniz. Bu sözünüz onun Türkiye’ye böyle bir kötülüğü
layık göreceğini peşin kabul etmeniz demektir. Böyle şey olur mu? O öyle bir
fenalığı millete dayatacak biri olduğunu nasıl söylersiniz? Bu durumda şöyle
bir anlam çıkar:
Demek ki bu sözleşmeyi “okumadan, anlamadan, müzakere
etmeden hemen 26 dakikada yasalaştırın” diye size gönderen Cumhurbaşkanı
(Başbakan) değilmiş.
Kim o zaman?
Hangi örgüt o zaman?
Üstelik her partiden, her renkten muhalefet milletvekilleri
de hemen oy vermiş, yasalaştırmışsınız? Muhalefet, Cumhurbaşkanı’nın bu tür
taleplerini ne zamandır müzakeresiz kabul eder oldu?
Bir şey daha ilave edelim:
AKP ve çoğu zaman muhalefet de, okumadan anlamadan, müzakere
etmeden başka kanunları da kabul etmiş.
İkiz yasalar adıyla TBMM’den hemencecik geçen ve ülke
bütünlüğümüz üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan kanunları okuyup, müzakere
edip anlayarak mı kabul etmişlerdi?
Zina serbestisini okuyarak, anlayarak mı kabul ettiler?
Domuz ve mamullerinin Müslüman mahallesine rahatça girmesini
sağlayan düzenlemeleri okuyup, anlayıp, müzakere ederek mi kabul ettiler?
Sapık ve lanetli fiil ve faillerini baş tacı eden,
örgütlenmelerini sağlayan, icrai faaliyetlerini meşru imiş gibi
serbestleştiren, üstelik bunları devlet garantisi altına alan düzenlemeleri
okuyarak, anlayarak, müzakere ederek mi yasalaştırdılar?
ETCEP rezaleti ile sapıklığı on binlerce öğrenci
yavrularımızın dimağlarına yerleştiren iğrençlikle ilgili mevzuatı okuyup,
anlayıp, müzakere ederek mi yürürlüğe sokmuşlardı?
İslam dünyasını perişan eden zalim işgalci ve soyguncular
için yurdumuzu yolgeçen hanı olarak kullandıran tezkere, karar ve kanunları
kabul ederken, okumuş ve anlamış olarak mı el kaldırmışlardı?
Ve daha nice kanun veya mevzuatı okumadan, anlamadan,
müzakere dahi etmeden
Parlamento’dan geçirdiler.
Mahir Ünal’a bunlar sorulmadı. Sorulsaydı bu kanun ve
kararları savunabilecek miydi? Yoksa bunları “biz anlamadan oyladık, kabul
ettik” mi diyecekti? İki ucu da kirli olan bu cevapların hangisini verecekti?
O zaman en baştaki sorumuzu tekrar soralım mı?
Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin ve milletin kötülüğünü
istemesini düşünemediğimize göre, bunların böyle müzakeresiz kabul edilmesini
sağlayan, Türkiye’nin en tepesinde kim var? Ya da hangi örgüt var?
Şimdi can alıcı bir soru daha soralım:
Milyonlarca seçmen okuyarak, anlayarak, fikir yürüterek mi
bunlara oy veriyor? Yoksa en tepede kim ve hangi örgüt olduğunu bilmeden,
anlamadan, düşünmeden, kalabalığa uyarak mı oy veriyor?
Son günlerin sıkça sorulan sorusu:
Türkiye’yi kim yönetiyor?
ŞUUR
Bulur yükselmenin yönünü,
İlim pusulalı şuurlu beyinler;
Hep tıkamıştır ülkemin önünü,
Emirle çalışan şu urlu beyinler!”