2021 yılından beklentilerini dile getiren Saadet Partisi
lideri Karamollaoğlu, "Bizim 2021 yılı için en büyük amacımız Ankara’da
hakimler var diyebileceğimiz bir adalet sistemini tesis etmek olmalıdır.
Toplumumuz adeta adaletsizliğe tepkisiz hale geldi, tepki vermiyor,
veremiyor." ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne
çıkanlar şöyle:
Dün meydana gelen kadın cinayetlerini lanetliyorum. Artan bu
cinayet haberleri, artık tahammül edilemez bir hâl aldı. Önümüzdeki yıl, kadın
cinayetlerinin tamamen ortadan kalkmasını temenni ediyorum.
Biz isterdik ki 2020 yılında sevinçlerimizi, umutlarımızı,
mutluluklarımızı konuşalım. Ama maalesef büyük oranda bu olmadı. Küresel bir
salgının yanında, yaşadığımız doğal afetler ve ekonomik kriz gibi etkenler
sebebiyle zor bir yılı geride bıraktık.
Ne yazık ki 2020 yılında da umutlar karamsarlığa, beklentiler hayal
kırıklığına dönüştü ama biz, gelecek adına umudumuzu koruyoruz, geleceğe dair
ümitvarız. Çünkü bizim ahlâkımızda ümitsizliğin yeri yoktur.
Bizim kadim devlet geleneğimiz, örfümüz, kültürümüz ölmüş de
selâsını okuyacak bir kimse kalmamış. Kanunun yerini talimatlar, Meclis’in
yerini Saray, 80 milyonun iradesini bir kişinin aldığı bu süreçten ancak ciddi
reformlar ile çıkabiliriz. 2020 yılının karnesine bir göz atacak olursak
karşımıza şu tablo çıkmaktadır. Türkiye, adalette, eğitimde, ekonomide ve daha
birçok sahada sınıfta kalmıştır. Adalet, bizim için olmazsa olmaz bir olgudur.
Adaletin olmadığı bir ülkede huzur ve güven olamaz. İbn-i Haldun’un dediği gibi
adaletsizlik, medeniyeti mahveder, zulüm umranın harap oluşunun habercisidir.
Bizim 2021 yılı için en büyük amacımız Ankara’da hakimler
var diyebileceğimiz bir adalet sistemini tesis etmek olmalıdır. Toplumumuz
adeta adaletsizliğe tepkisiz hale geldi, tepki vermiyor, veremiyor.
Üzülerek ifade ediyorum ki eğitim politikalarımız, 2020
yılında da sınıfta kalmıştır. Kovid-19 ile başlayan pandemi sürecinde planlama
ve organizasyon eksikliğinden kaynaklı olarak öğrencilerimiz, uzaktan eğitimden
istifade edememişler ve Türkiye’de var olan eğitim eşitsizliği, pandemi
sürecinde katlanarak artmıştır.
2020 yılının en çok hasar gördüğü alan şüphesiz, ekonomi
oldu. İktidarın yanlış ekonomi politikaları ile birleşen pandemi süreci
işsizlikte patlama yaşattı, enflasyon TÜİK rakamlarının katbekat üstünde ve
alım gücünü düşürdü. Milletimiz, markette, pazarda bir poşeti bile dolduramaz
hale geldi. Bebek bezlerine ve ayçiçek yağlarına alarm cihazlarının takıldığı
bir ülke haline getirildik. Bakan hanımefendi, herhalde hiç markete çıkmıyor ve
çevresinde aç olan kimseyi görmüyor.
Herkesin yarasına derman aradığı ve milletimizin geçim
sıkıntısı ile boğuştuğu bir süreçte açıklanan 2 bin 825 lira, milletimizi
tatmin etmemiştir. Bu rakam, açlık sınırının bile altında bir rakam. Bu süreçte
halkımızın yanında durarak, işverene de fazla külfet yüklememek için asgari
ücret üzerinden vergi ve primleri almadan enflasyonun üzerinde yüzde 7 bir zam
yapılarak 3500 liraya yakın bir asgari ücret verilmeliydi. Bu problemlerin
çözümü için iktidarın, farklı kanaatte olan muhalefetle oturup konuşmasına,
hatta gerekirse tartışmasına ihtiyaç var.
Aşı olmayanların vatan haini olduğu minvalindeki
açıklamaları, hayretle ve üzüntüyle dinledik. Ne yazık ki her alanda kutuplaşan
bir ülke hale geldik. İnsanlarının her konuda bu denli gerildiği, kutuplaştığı
ve birbirini hainlikle itham edebildiği bir ülkenin, gelişmesi de ilerlemesi de
mümkün değildir.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, Çin’e iadesinin yolunu
açmak için son günlerde atılan adımları endişe ve hayretle izliyoruz. Eğer Doğu
Türkistanlı mazlumlar, Çin’e teslim edilmeye başlanırsa bu tarihe kara bir leke
olarak geçecektir. Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, Çin’e teslim edilir ve
Türkiye’ye ikinci bir Boraltan Köprüsü Faciası yaşatılırsa buna sebep olanlar,
bu vebalin altından kalkamazlar.
Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının
Önlenmesine İlişkin Kanun Tasarısı ile insanî yardım konusunda tüm dünyaya
örnek olmamıza vesile olan yardım kuruluşlarımız, bu yasa kapsamında ilerleyen
süreçte ciddi sıkıntılar ile karşılaşabilirler. Sayın Cumhurbaşkanı’nın güzel
bir sözü var dünya, 5’ten büyüktür diye. Peki neden o 5 ülkenin kontrolü dışına
çıkamıyoruz? Hükümetimizden, STK’larımızı tehdit eden bu yanlıştan bir an evvel
geri adım atmalarını bekliyorum.
Miligazete