Türkiye ve Libya arasında 500 yıllık ortak tarih ve kültür
bağlarının bulunduğunu belirten Akar, herkesin uzak durduğu bir dönemde,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye’nin Libya ile iş
birliği yaptığını anımsattı.
Milli Mutabakat Hükümeti'nin BM tarafından tanınan Libya’nın
meşru hükümeti olduğunu vurgulayan Akar, "Libya’daki temel sorun darbeci
Hafter grubu ve onu destekleyenlerdir, problem buradan kaynaklanıyor" diye
konuştu.
Hafter’in yaptığı katliamların Tarhuna’da bulunan 21 toplu
mezarla bir kez daha ortaya çıktığına dikkati çeken Akar, "Bunlara karşı
dünya maalesef sessiz kalmayı sürdürüyor fakat bu insanlık suçunun peşini Milli
Mutabakat Hükümeti'nin bırakmayacağına inanıyoruz. Dolayısıyla Uluslararası
Ceza Mahkemesindeki soruşturmanın devam etmesi ve gereğinin yapılması konusunda
inanıyoruz ki gerekli tahkikat yapılacak ve bunların hesabı da verilecek"
ifadelerini kullandı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Libya’da yapılan anlaşma
kapsamında askeri eğitim, iş birliği, danışmanlık faaliyetini yerine
getirdiğini bildiren Akar, çalışmalar sonucunda yaklaşık 3 bin Libyalının
eğitim aldığını söyledi.
Akar, siyasi sürecin başlamasının ardından bazı ülkelerin
ortaya çıktığına dikkati çekerek, "Zamanında ortada olmayanlar,
kendilerince bir rol, parsa kapmaya, kendilerine yer edinmeye çalışıyorlar.
Bunun gözden kaçmaması lazım. Biz Türkiye olarak her zaman 'Libya
Libyalılarındır' diyor, bu anlayışla hareket ediyoruz" dedi.
İrini Operasyonu’na yönelik eleştirilerini de dile getiren
Akar, "Libya’nın meşru hükümeti ile herhangi bir koordinasyon yapılmadan,
iş birliğine gidilmeden ve BM’nin bu konuda açık ve net bir kararı olmadan bir
harekat başlattılar. Bu, taraflı, yanlı ve meşruiyeti tartışmalı bir harekat.
Dolayısıyla bunun kabul edilmesi mümkün değil" diye konuştu.
Milli Mutabakat Hükümeti’nin siyasi çözümlere destek
verdiğini belirten Akar, şunları söyledi: "Darbeci ve dış mihrakların
piyonu, başkalarının oyuncağı Hafter, BM tarafından tanınan meşru Milli
Mutabakat Hükümeti’nin daveti ve ikili anlaşmalar çerçevesinde bölgeye gelmiş,
askeri eğitim iş birliği, yardım, danışmanlık desteği sağlayan Türk askerini,
TSK unsurlarını doğrudan hedef alan hezeyanlar içinde görülmeye başlanmıştır.
Sıkıştığından, evinden dışarı çıkacak hali kalmadığından, kendince bir şeyler
yapmak uğruna TSK unsurlarını hedef alan hezeyanlar içine girmiştir. Libya’da
darbeci Hafter tarafından katliama uğrayan mazlum ve mağdurların yardım
çığlığına sadece Türkiye’nin olumlu cevap verdiğini, zulme ve zalime sessiz
kalmadığını unutturmak istiyorlar. Kendi zulümlerini, katliamlarını kapatmak
için her türlü yaygarayı koparıyorlar. Bunlar beyhude gayret, bir yere
varmaları mümkün değil. Bu sözde mareşal, çarşıdan üniforma almakla veya
aldığınız rütbeleri takmakla mareşal olunmuyor. Bu bir tahsil, tecrübe, yürek,
bilek meselesi. Her aklına gelen parasını verip elbisesini giyip mareşal
olamaz. Bu kifayetsiz muhteris bizzat kendisi görüşmeleri, konuşmaları, siyasi
çözümleri birilerinin adına çıkmaza sokmak, kendi katliamlarını, caniliklerini,
suçlarını örtmek için elinden gelen gayreti gösteriyor."
Hafter’in Libya’da akan kardeş kanının sorumlusu olduğunu
vurgulayan Akar, şöyle konuştu: "Bu savaş suçlusu, cani, yani katil Hafter
ve destekçileri bilmelidirler ki Türk unsurlarına yapılacak herhangi bir saldırı
girişiminde katil Hafter unsurları her yerde meşru hedef olarak görülecektir.
Bunu akıllarına soksunlar. Böyle bir hareketi yaptıktan sonra kaçacak yer
bulamazlar. Dolayısıyla herkes aklını başına toplasın. Burada bir ateşkes
sağlanmış, bu ateşkes çerçevesinde siyasi görüşmeler yapılıyor. Bu siyasi
görüşmelerle bir çözüm bulunmaya çalışılıyor. Dolayısıyla buradaki mesele
herkesin bu siyasi çözümün bulunmasına katkı sağlamaktır. Bunun dışında
yapılacak her türlü hareket yanlıştır. Libya’nın birliği, bütünlüğü ve
Libya’nın Libyalılara ait olduğu esastır."
Tarafların bu yöndeki gayretlerinin önemine işaret eden
Akar, "Bunlar anlaşılmazsa tarihi şan ve şerefle dolu kahraman, fedakar,
TSK’nin gücünü bugüne kadar anlamadıysa bir başka yol ve yöntemle de
anlatmasını biliriz" dedi.
Türkiye’nin, haklı davasında Libyalı kardeşleri ile birlikte
olduğunu yineleyen Akar, "Bunu herkes bilsin, elimizden gelen her türlü
gayreti göstermek suretiyle Milli Mutabakat Hükümeti’nin Libya’nın birliğini,
bütünlüğünü sağlaması için onlara elimizden gelen her türlü gayreti gösterdik,
göstermeye devam edeceğiz, buradan dönmek yok" diye konuştu.
Türkiye’nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta tüm sorunlara iyi
komşuluk ilişkileri çerçevesinde, uluslararası hukuka dayalı, siyasi çözümler
bulma gayretinde olduğunu ifade eden Akar, "Bu konuda son derece iyi
niyetliyiz" dedi.
'Yunan halkının maaşını, ücretini kesmek pahasına çılgınca
bir silahlanma modası başladı'
Türkiye ve Yunanistan arasında istikşafi ve güven artırıcı
önlemler çerçevesinde yapılan ayrıca da NATO Karargahı’ndaki ayrıştırma
görüşmelerinin olduğunu hatırlatan Akar, şunları kaydetti: "Türkiye
bunların üçüne de 'evet, görüşelim' diyor. Bizim barış, çözüm için samimi
olarak uzattığımız el hep havada kalıyor. Bunu maalesef üçüncü taraflar
görmemekte ısrar ediyor, taraf tutuyorlar. Bizim üçüncü taraflardan tek
beklentimiz objektif, aklıselim, makul ve mantıklı olmaları. Fakat maalesef
bunu her zaman bulamıyoruz. Her fırsatta durumu istismar eden Yunan
komşularımız son derece provokatif, tahrikkar, gerilimi artırıcı, tırmandırıcı
yol ve yöntemlere gidiyorlar. Kendi yaptıklarını kapatıp, bizim diyaloğa,
barışçıl yöntemlere açık, uluslararası hukuka saygılı, daha önce anlaşmalar
çerçevesindeki taleplerimizi bir şekilde bulandırıyorlar. Bunu da alışkanlık
haline getirdiler. Yunanistan’ın provokasyonları karşısında Türkiye’nin
gösterdiği çaba ve performans gerçekten takdire şayan. TSK personeli ve komutan
arkadaşlarım basiretle, vakarla, sabırla iyi komşuluğun devam ettirilebilmesine
yönelik bugüne kadar her türlü gayreti gösterdiler, göstermeye devam
ediyorlar."
Yunanistan’ın bu yanlışlarının, akıl, mantık dışı
uygulamalarının aklıselim Yunan halkı tarafından da görülmeye başlandığını dile
getiren Akar, "Yunanistan’ın görüşmelerden kaçmasını da bir türlü anlayamıyorlar
fakat tepedekiler gerçekleri bildikleri, görüşecek yüzü olmadığı için bir türlü
görüşemiyorlar" dedi.
Akar, Yunanistan’ın kötü ekonomisine yönelik basında çıkan
haberleri hatırlatarak, şunları kaydetti: "Yunan halkının maaşını,
ücretini kesmek pahasına çılgınca bir silahlanma modası başladı. İstediğiniz
kadar, gemi, uçak, denizaltı alın yetmez. Olan sevgili Yunan halkına olacak.
Zaten sıkıntılı olan ekonomiye daha da yük getirmek suretiyle insanların
refahını, hayatını berbat etmek için maalesef yanlış politika peşinde koşuyor
Yunan komşumuz. Tamamen hem askeri hem ekonomik gerçeklere aykırı bu
silahlanmayı sürdürmeye çalışıyorlar."
'Kıbrıs bizim için milli bir mesele'
Kıbrıs’ın Türkiye için milli bir mesele olduğunu vurgulayan
Akar, "Yaklaşımımız gayet açık. 1974’te Kıbrıs’taki tutumuz ne ise bugün
de aynı tutumdayız" dedi.
Ada'da gerçek bir çözümün önemine işaret eden Akar,
"Bir an önce Ada'da gerçek bir çözümün bulunabilmesi için Rumların şımarık
ve inatçı tutumlarından vazgeçmeleri ve Türk varlığını kabul etmeleri lazım.
Ada'da Türkleri yok sayıyorlar. Bunun kabulü mümkün değil. Bu şartlarda
ilerlemek mümkün değil. Rumların bunu anlaması, üçüncü tarafların bunu görmesi
lazım" diye konuştu.