Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ‘Menderes erken seçim deseydi, darbe
olmazdı’ ifadelerini değerlendirmesi istenen Öztrak, “CHP olarak askeri ve
sivil her türlü darbeye karşıyız. Bunun imasını dahi kabul etmemiz mümkün
değildir. 21. Yüzyıldayız.” dedi.
MİLLETİMİZ İLK SANDIKTA SİZE YERİNİZİ GÖSTERECEK
HUYLUNUN HUYUNDAN VAZGEÇMEYECEĞİNİ GÖRDÜK: Daha
yılın ilk günlerinde, huylunun huyundan vazgeçmeyeceğini gördük. Saray
siyasetinin, iki temel ayağının bu yıl da süreceği anlaşıldı. İlki milletin
refahını değil borcunu artır, ikincisi milleti ortadan ikiye böl. Böylece
borçla, nefretle, kinle, milletin fakirliğini ve yarın korkusunu yönet. Oysa,
bu toprakların hamurunda kin ve nefret yoktur.
BU KAFAYLA YAPILACAK REFORMA KİMSE İNANMAZ: Saray,
milletin kendisine vereceği notu anketlerde görmeye başladıkça, sandıkta
kendisini nereye göndereceğini idrak ettikçe, artık bâb-ı hükümetten,
toparlanıp gitme vakti geldiğini gördükçe, şirazesinden iyice çıktı. Cuma
namazı çıkışında dilinin zembereği boşaldı, koltuğunu koruma hırsıyla,
milletimizin değerlerini kaşıyıp, kanatarak, partimizde siyaset yapan kadın
üyelerimize, yöneticilerimize, kendi partisine oy vermedikleri, kendi
partisinde siyaset yapmadıkları için ‘vitrin mankeni’ dedi. Ne demiş
atalarımız; ‘testinin içinde ne varsa, ağızdan da o dökülür.’ Sarayın kibirlisi,
kadınlara yönelik bakış açısını, pek çok kez ifşa etmiştir. Bu
aşağılayıcı dili ilk defa duymuyoruz. Bir değil, iki değildir. Oysa bu
Cumhuriyet, kadınlara yönelik ayrımcılığı daha baştan reddederek
kurulmuştur. Cumhuriyetimiz, ‘millet erkek ve kadından oluşur, mümkün müdür ki
toplumun yarısı toprağa zincirlerle bağlıyken diğer kısmı semaya yükselebilsin’
diyen büyük bir liderin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kuruldu.
Bana oy vermeyen, benim partimde siyaset yapmayan kadın, ‘vitrin mankenidir’
diyen bu zihniyet şimdi çıkmış, 2021 yılında reform yapacağını söylüyor. Bu
kafayla yapılacak reforma da uygulamaya da kimse inanmaz.
BARBARLIK YAPMAYIN: Kadın cinayetleri son
yıllarda katlanarak arttıysa, nedenleri işte bu barbar zihniyette aranmalıdır.
Son 12 yılda, 3 bin 485 kadın cinayete kurban gitti. Kadını vitrin mankeni
olarak görenler, bu dışlayıcı dilin sahipleri, kadın cinayetlerini engellemek
için tedbir alır mı, alabilir mi? Almadığı gibi kendi imzaladığı, kadına,
çocuğa yönelik her türlü şiddeti engellemeye yönelik esasları içeren İstanbul
Sözleşmesi’ni bile tartışmaya açtı. Biz bir kez daha söyleyelim; kendinize
gelin, ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun, barbarlık yapmayın. Hiçbir kadın
vitrin süsü değildir. Kadın, erkek eşittir. Siyaset yapmak, kadın-erkek
herkesin hakkıdır. Biz şimdi Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan, AK Parti Genel
Başkanı’nın, cuma namazı çıkışında gönlünü kırdığı, bu ülkenin tüm
kadınlarından, samimi bir özür dilemesini, helallik istemesini
bekliyoruz.
İLK SANDIKTA VİTRİN DEĞİŞECEK: Madem Erdoğan ‘vitrin
mankeni’ konusunu açtı; o zaman vitrin süsü arıyorsa, kendi partisinin
vitrinine bir bakacak. Vitrinlerinin en nadide köşelerinden birinde,
yolsuzluktan aklanmamış, ‘bakara makara’ diyerek, Kuran-ı Kerim’in kelamıyla
dalga geçmiş bir eski Bakan, şimdi ülkenin büyükelçisi olarak arzı endam
ediyor. Vitrinlerinin bir başka köşesinde, 17-25 Aralık sonrasında,
Pensilvanya’ya gidip FETÖ elebaşıyla görüşen, Zaman gazetesinin ortağı olan iş
adamı, Katarla anlaşma masasında devlet protokolünde oturtuluyor. Yine
vitrinlerinin tam ortasında, Vakıfbank Yönetim Kurulu’na atadıkları sahte
diplomalı pehlivan var. Havlusunu da bir dönem, FETÖ kumpaslarının baş
savunuculuğunu yapan, Bir AK Parti Grup Başkanvekili tutuyor. Vitrinlerinin bir
başka köşesinde, bu milletin iffetli analarına küfredip, milletin
vergilerinden, milletin geçmediği tünelin köprünün yolun, uçmadığı havaalanının
dolarla, avroyla garantilenmiş ücretini, salgın falan dinlemeden cebe indiren,
havuz müteahhitleri oturuyor. Yine vitrinlerinde, bilim yuvası olması gereken
üniversitelerde, yetkili kurullarda seçilip seçilmediğine bakmadan
liyakati değil sadakati dikkate alıp, rektörlük makamına oturtulan eski
milletvekilleri, milletvekili adayları bulunuyor. İşte milletimizin,
sizin vitrininizde gördüğü bunlar Sayın Erdoğan. Milletimizin bu vitrine
verdiği not da belli, ilk sandıkta size yerinizi gösterecek bu vitrini
değiştirecek.
EMEKLİYE VERİLEN ZAM KUL HAKKI YEMENİN DANİSKASI: Bugün
2020 enflasyon rakamları da açıklandı. TÜİK ’in makyajlı rakamlarına
göre; aralık ayında aylık enflasyon yüzde 1,25 yıllık enflasyon yüzde 14,6
oldu. Türk Lirasının kur sepeti karşısında yüzde 24 değer kaybettiği, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası bilançosunun yüzde 27 büyüdüğü; para
arzının (M2) yüzde 37 genişlediği bir yılda; enflasyonun yüzde 14,6’da
kaldığına kim inanır? Bağımsız ekonomistlerden oluşan, Enflasyon Araştırma
Grubu Aralık enflasyonun yüzde 4,1, 2020 enflasyonun ise yüzde 36,7 olduğunu
açıkladı. TÜİK enflasyonuyla, ekonomistlerin hesapladığı enflasyon arasında
dağlar kadar fark var. Şimdi çıkmışlar memura ve memur emeklisine, vere vere
yüzde 7,36 zam veriyorlar. İşçi ve esnaf emeklilerine verdikleri zam ise sadece
yüzde 8,36. Bu kul hakkı yemenin daniskasıdır. Bir yandan havuz müteahhitlerine
gidecek köprü ücretlerine köprü ücretlerine yüzde 26 zam yapacaksınız. Millet
geçmese de köprü ve otoyol için, vergilerden ödenecek garanti ücretlerini
dolara avroya endeksleyeceksiniz. Memura ve emeklinin maaşına gelince
komik zamlar vereceksiniz. Asgari ücreti de 3 bin 100 lira bile
yapmayacaksınız.
KİME PEŞKEŞ ÇEKİLDİ: Çiftçi, esnaf, turizm,
millet can çekişiyor. Sadece bir internet sitesinde bin yedi yüz adet satılık
otel ilanı var. Oteller bankaların üzerinde kalmaya başladı. Saray hükümeti ise
kendi havasında… Ne milletin işini koruyabiliyor ne yeni iş imkânı
sağlayabiliyor ne de çalışanlarımızı ve emeklilerimizi koruyabiliyor… Eldeki
son barutları da geçen yıl tükettiler. Kamu Bankalarının kredi açmaya takati
kalmadı. Merkez Bankası’nın hini hacette kullanılacak ihtiyat akçeleri
bitirildi. Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar dolarlık rezerv
buharlaştırıldı. Bu dövizler kimlere peşkeş çekildi? Bu para esnafa,
çiftçiye, işçiye gitmedi… Peki, nereye gitti? Kim verdi? Hesabı kim verecek?
BOĞAZİÇİ AYAKTA, BOŞUNA ‘TEK ADAM’ DEMİYORUZ: Ülkemizin
göz bebeği bilim yuvası Boğaziçi Üniversitesi ayakta… 1980 askeri vesayet
rejiminden sonra ilk kez, bu defa da sarayın vesayet rejiminde, Boğaziçi Üniversitesine
dışarıdan bir rektör atandı. Atanan kim? Ak Partili bir milletvekili aday
adayı. Biz bu rejime boşuna ‘tek adam vesayet rejimi’ demiyoruz. Atanan kişi
hakkında; sahte twitter hesapları açıp, trol gibi davranmasını mı dersiniz,
intihal yani akademik hırsızlık yapmasını mı dersiniz, akademisyenlikle
bağdaşmayacak pek çok iddia ve itham var. Ama geçmiş uygulamalardan biliyoruz
ki, saraya sadakat olduktan sonra, rüşvet yemek, sahte diploma kullanmak,
intihal yapmak sarayın vitrinine yerleşmek için engel değil. Ahlaki değerler,
liyakat ilkesi, akademik özerklik ve bilimsel özgürlükler nerede?
AŞISIZ GEÇEN HER GÜN KAYIPLARIMIZ ARTIYOR: Çin aşısı
11 Aralık’ta gelecek dendi. Gelemedi. Şuydu, buydu derken, aşının gelmesi
aralık sonunu buldu. Gelen aşılar da tek kaynaktan. Yani Çin’den. Aşıda kaynak
ülke çeşitlendirmesini bile yapamadılar. Yerli aşı nisan sonuna yetişecek
diyorlardı. Şimdi o tarihi ağızlarına bile almıyorlar. Onun yerine şimdi Rusya
ile ortak aşı üretmekten bahsediyorlar. Kafalar karışık. Ama bu arada dünyada
50 ülke vatandaşlarını aşılamaya başladı. Aşısız geçen her gün, insani
kayıplarımızı daha da artırıyor. Bu arada mutasyona uğramış virüslerin uğradığı
33 ülkeden biri de Türkiye oldu. Aşıda geç kalmanın ekonomik maliyeti var.
İhracatta, turizmde, rakiplerimiz aşılamada bizden önde koşarsa, elimizdeki
pazarları korumak giderek zorlaşır. Artık her tarafı dökülen bu vesayet
rejiminin bu ülkeye bir hayrı kalmadığı anlaşıldı. Bunu hep beraber yaşayarak
gördük.
GİRGİN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK
CHP Milletvekili Süleyman Girgin’in Pınar Gültekin hakkındaki
HTS kayıtlarının MYK gündemine gelip gelmediği sorusuna Öztrak, “Gündeme
gelmedi. Genel Başkanımız bu konularda çok hassastır. Milletvekilimiz de çok
net açıklamalarda bulunmuştur, yarın da mahkemeye başvuracaktır. HTS ve ses
kayıtlarını isteyecek ve suç duyurusunda bulunacaktır. Yarın da açıklama
yapacaktır” diye cevapladı.
SAĞLIK BAKANI SMA'LI ÇOCUKLARIN AİLELERİNİN ÇIĞLIĞINA
KULAK VERSİN
SMA hastaları için başlatılan kampanyaya Sağlık Bakanı
Koca’nın ‘kirli kampanya’ demesine ilişkin Öztrak, “Bu ülkenin küçücük
çocuklarının hayatı her şeyden önemli. Çocuklarımızın yaşamı söz konusuysa, bu
siyaset üstü kalması gereken konudur. Aileler perişan, seslerini duyurmaya
çalışıyor. Ailelerin bir kısmı ‘yeter ki izin verilsin’ diye mahkemeye
başvurmuş, durdurma kararı verilmiş. Bakanlık mahkeme kararını uygulamamakta
ısrar ediyor. Sağlık Bakanı, acılı ailelerin çığlığına kulak verirse görevini
yapmış olur. Çocuklar, deney tahtası olmasın’ diyorlar. Tamam olmasın da bu
çocukları kaybediyoruz.” dedi.
FİKRİ SAĞLAR'IN İHRACI GÜNDEMDE Mİ?
“Fikri Sağlar’ın partiden ihracı gündemde mi?” sorusuna
Öztrak, “Hiçbir partili Genel Başkanımızın özel gündemini oluşturmaz. Tüzükte
kendini bağlı hissetmeyenler gereğini yapmakta özgürdürler” cevabını verdi.
DP’nin 2023 seçimlerine tek başına girme kararı ve
Diyarbakır annelerini ziyaret edeceğine ilişkin de Öztrak, “Biz resmi
kanallardan böyle bir açıklama duymadık ama bir partinin iç işlerine de
karışmayız. Kararlarına saygı duyarız” dedi.