Söz konusu düzenlemeyle tüm adreslerin 9 rakamlı bir koda
indirgenerek Adres Kayıt Sistemi’ne yükleneceğine dikkat çeken Toprak, “Böylece
adreslerle ilgili tüm bilgiler veriler, ziyaretler, gönderiler, kişisel ve özel
hayat verileri takibe alınacak. Bu sistemin adı dijital fişlemeli polis
devletidir ve seçmen kütüğünün kontrolü olanaksız hale gelecek!” dedi.
'Seçmen kütüğünün kontrolü olanaksızlaşacak'
Haftalık değerlendirme raporunda AKP'nin iktidara geldiği
günden bugüne yeni dijital sistemleri uygulamaya sokarak yurttaşın izlenmesi
yönünde adımlar attığını ifade eden Toprak, “Öyle ki, seçim sonuçları bir
gecede açıklanır hale geldi. Seçmen kütükleriyle oynandığı, defalarca ölülerin
seçmen yazıldığı, o adreste oturmayan onlarca kişinin tek adrese seçmen kaydedildiği
ortaya çıktı. Şimdi bu sistem 9 rakamlı bir kodla tanımlanacak. Daha önce bir
seçmen apartmanındaki diğer dairelerde kayıtlı kişileri isimlerini görerek,
kütüğe itiraz edebilirken 9 kodlu sistem sonrası artık herkes sadece kendi 9
haneli adres kodunu bilebilecek. Sokağındaki, mahallesindeki, apartmanındaki
kişilerin rakam kodlarını bilemeyeceği için adresin, apartmanın, seçmen
kütüğünün kontrolü olanaksız hale gelecek. Seçimlerde sahte seçmen, ölü seçmen,
adreste yaşamayan seçmen yazımı kolaylaşacak ve kimse denetleyemeyecek. Sadece
İçişleri Bakanlığı, Adres Daire Başkanlığı bu dijital sistemin kontrolünü
elinde tutacak” ifadelerini kullandı.
'Seçimde sahtekarlık hazırlığı'
Sistemin kamuoyuna "hayatı kolaylaştıracak, masum bir
dijital program" olarak sunulduğunu ifade ederek, “Vatandaşın kendisinin
bilgisi dışında, herhangi bir yasa düzenlemesi yapılmadan, bir daire başkanına
83 milyonun tüm verilerinin emanet edileceği ve kontrole alınacağı bir sistem
kuruluyor” diyen Toprak, endişelerini şu sözlerle dile getirdi:
“Bu en başta irademiz dışında kişisel hayatımızın, özel
yaşamımızın, kişisel verilerimizin rızamız alınmaksızın depolanması ve ileride
hangi amaçla kullanılacağı meçhul bir şekilde iktidarın-devletin kullanımı
altına alınmasıdır. Bu verilerin art niyetli kullanılmayacağının, özel hayatın
ihlal edilmeyeceğinin garantisi nedir? Atanmış bir Bakan ve onun atadığı bir
Daire Başkanı mı? Kişilik haklarını ve özel hayatı ilgilendiren böyle bir
düzenlemenin yasayla ve milletin vekillerinin önünde, görüşülüp tartışılarak,
bu sisteme habersiz şekilde dâhil edilecek vatandaşın da bilgisi ve onayı
çerçevesinde TBMM’de yapılması gerekir. Bu, yurttaşların ‘dijital sistem
ortamında fişlendiği’ polis devleti ve George Orwell’in romanındaki ‘Büyük
Birader’in tüm bireyleri ve hayatları gözetlemesi dışında bir şey değildir!
Seçmen kütüklerini adres ve isim bilgisiyle kontrol edilemez hale getirerek
bugünden kaybedecekleri malum bir seçim öncesi hile-sahtekârlık hazırlığıdır!”