'Faiz-döviz ekseninden ivedilikle çıkılması gerekiyor'
İş bulma ümidi olmadığı için iş aramayanların sayısı 1
milyon 674 bine dayanmış durumda. Hâlâ umudunu kaybetmeden iş arayan işsizler
ise 4 milyonun üzerinde. Türkiye’nin en can alıcı sorunlarının başında gelen
işsizliğe ilişkin işsizleri de heyecanlandıracak çözüm öneriniz nedir?
"Bu konuda ivedilikle şunlar yapılabilir. Kamuda boş
olan kadrolara KPSS sonuçları dikkate alınarak, mülakat sınavı yapılmaksızın
atama yapılır. Özellikle eğitim, güvenlik (sosyal güvenlik dahil) ve sağlık
kadrolarında devlet boşluk kabul etmemelidir. Eğitimde ciddi yatırım sorunumuz
var. Birleştirilmiş sınıflar ve ikili eğitim uygulamalarına son verilerek,
çocuklarımızın daha iyi koşullarda eğitim almaları için ihtiyaç duyulan yeni
dersliklerin yapımına ivedilikle başlanır ve atma bekleyen öğretmenlerin önemli
bir kısmı çalışmaya başlar. Belli bir nüfusun üstünde olan köylerde köy
okulları yeniden açılarak, taşımalı eğitime büyük ölçüde son verilir. Kamuda
boş olan engelli kadroları KPSS sınav sonuçları dikkate alınarak mülakat
yapılmaksızın atamaları yapılır. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunun
çalıştırdığı kömür işletmelerinde özellikle ve öncelikle Zonguldak’ta yeni
istihdam sağlanarak üretim artırılır. Tarım ve hayvancılıkta belli büyüklüğe
ulaşmış köylere ziraat mühendisi ve veteriner kamu görevlisi olarak atanır.
Asgari ücret vergi dışı bırakılarak, istihdamın işveren üzerindeki yükü
hafifletilir. Bu özellikle kayıt dışı istihdamın önlenmesi açısından da
önemlidir. Kuşkusuz istihdam sorununa kalıcı çözüm, izlenen ekonomi
politikasının 180 derece değişmesine bağlıdır. Türkiye’nin ivedilikle
faiz-döviz ekseninden çıkarak, yatırım, istihdam ve üretim eksenine dönmesi
gerekiyor. Maliye ve para politikalarının da bu amaca yönelik olması gerekiyor.
AK Parti izlediği faiz - döviz eksenli politikalarla eşitsizlikleri hem
ekonomik hem de sosyal yaşamda artırmıştır."
'Aile Destekleri Sigortası'nı mutlaka çıkaracağız'
AKP döneminin en belirgin özelliği tüketici borçluluğu oldu.
Eskiden tüketmek için borçlanılmazdı, şimdi bu durum tersine döndü. Yurttaş
borçluluğu hanelerin de huzurunu kaçırıyor. Bu konuda ne yapmayı
planlıyorsunuz?
"Maalesef sözünü ettiğiniz tablo özellikle son yıllarda
daha da belirginleşti. Eşitsizliklerin artması, varsılların daha zengin,
yoksulların da daha fakir olacağı bir ekonomi politikası izlendi. Bu politika
AK Parti iktidarı tarafından halen kararlılıkla sürdürülüyor. AK Parti
yoksulluğu bitirmek için değil, yoksulluğu yönetmek için çaba harcıyor.
Yoksulların inançlarını da istismar ederek bunu yani yoksulluğu bir “kader”
olarak topluma sunuyor. Ve yaptığı sosyal yardımlarla da ki bunu bir hak olarak
değil, AK Parti’nin bir lütfu olarak yapıyor, yoksulları yanında tutmaya çaba
harcıyor. Ama öyle görünüyor ki bunun da sonuna gelindi. Çünkü AK Parti yerel
yönetimlerde 'CHP’ye oy verirseniz yardımlar kesilir' propagandası ile oy
toplamaya çalışıyordu. Ama seçimlerden sonra sosyal yardımların hem kesilmediği
hem de gerçek ihtiyaç sahiplerine hiçbir ayırım yapılmaksızın yardımların
ulaştığı görüldü. Kuşkusuz bunlar geçici önlemler. Kalıcı olanı ise istihdam
alanını büyüterek herkesin kendi geçimini kendi emeği ile sağlayabileceği bir
düzeni inşa etmek. Bu konuda ivedilikle yapılması gereken “Aile Destekleri
Sigortası”nı hayata geçirmektir. Uluslararası Çalışma Örgütünün (İLO) 102
sayılı 'Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi'nin gereğini yapmaktır. Bu
sözleşme 1971 yılında TBMM’de kabul edildi… 50 yılı aşkın bir süre geçmesine
karşın 'Aile Destekleri Sigortası' yasası çıkarılmadı. Bunu mutlaka çıkaracak
ve sosyal barışı sağlayacağız. Hiçbir yurttaş aç ve açıkta kalmamalı. Burada
acı olan nokta ise sendikaların bu konudaki suskunluğu."
'SGK'yı batıranlar maalesef bunlar'
Emeklilik yaşı ve maaşı bu iktidar döneminde emekçiler
aleyhine değiştirildi. Emeklilik ikramiyeleri de düşürüldü. Eski bir SSK
bürokratısınız. Bu sistemde ne tip sorunlar gözlüyorsunuz?
"Şu anda ekonominin en büyük karadeliği Sosyal Güvenlik
Kurumunun açıklarıdır. AK Parti sosyal güvenlik sistemindeki açıkları düşürmek
için emeklilik yaşını yükseltti, kadın 34, erkek 43 yaşında emekli olabiliyordu
AK Parti bunu aşamalı olarak 65 yaşına çıkardı. Sigortalılıkta prim gün
sayısını artırdı, 7 bin günden 9 bin güne çıkardı. Emeklilikte aylık bağlama
oranını düşürerek 2008 sonrası emekli olanların en az 1.000 TL daha az emekli
aylığı almalarının yolunu açtı. Bütün bunlara rağmen açıklar azalmadı maalesef
giderek arttı ve artmaya da devam ediyor. Daha garip olanı ise sosyal güvenlik
sisteminde yaşanan tablo bilinmesin diye Sosyal Güvenlik Kurumunun
istatistikleri bütün ayrıntılarıyla yayınlanmıyor. Oysa SGK’nin yönetiminde
emekliler ve sendika temsilcileri var. Gerçekleri sendika ve emekliler de
açıklayabilirler. Ama açıklayamıyorlar çünkü korku dağları sarmış durumda. Ama
aşacağız. Hem gerçekleri kamuoyu ile paylaşacak hem de tüm sorunları çözeceğiz.
İşin gerçeği ne biliyor musunuz? Sosyal güvenlik sistemini batıranlar maalesef
bunlar."
'Erdoğan olayı siyasi kavgaya dönüştürmeye çalışıyor'
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin eylemine destek
vermekte çekingen davrandığınız yorumlarına hak veriyor musunuz?
Boğaziçi öğrencilerinin ve hocalarının yaptıkları eylemlere
saygı duyuyorum. Kendi üniversitelerini korumak istiyorlar, kayyum bir rektör
istemiyorlar. Bunu her ortamda dile getiriyorum. Bizim o direnişi çalma
hakkımız yok. Öğrencilerin haklı direnişini ellerinden alıp da, ‘Bu bir CHP
direnişidir’ demeye hakkımız yok. Onların Anayasa’ya uygun gösterilerini,
saygıyla karşılıyoruz. Erdoğan, bizi zorla oraya yamamak istiyor. Olayı siyasi
kavgaya dönüştürmeye çalışıyor. Biz Boğaziçi’ne duyduğumuz saygı gereği oraya
girmiyoruz. Ama gözaltına alınan öğrencilerin yanında durduk. Şu anda tutuklu
olan öğrencilerle milletvekillerimiz görüşüyorlar. Gerekirse onlara her türlü
hukuk desteği veriyoruz. Buradan da bir çağrı yapayım. Bu öğrencilere terörist
ve bunun ötesinde ‘yılan’ dendi. Ve bu öğrenciler serbest kaldılar. Niçin,
Anayasa’ya uygun olarak gösteri yaptıkları için. Silahsız ve saldırısız
gösterilerini yaptılar. Bu öğrencilere terörist demek suçtur. İki açıdan. Bir,
tazminat davası açmaları lazım, iki, söyleyenler hakkında suç duyurusunda
bulunmaları lazım. Bu konuda İstanbul Barosu’nun bu öğrencilere destek vermesi
lazım.