Çarşamba gününden bu yana işgal altındaki Filistin'de
bulunan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Perşembe günü başta Başbakan Binyamin
Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkilileri memnun etmek için adımlar attı.
İşgal altındaki Golan Tepeleri'ne giden ilk ABD dışişleri
bakanı Pompeo, diplomatik dışı hareket ederek, "İsrail'in Golan Tepeleri
üzerindeki egemenliğini yeniden teyit etmek için buradayım," dedi.
"Başkan Trump, İsrail'in bölge üzerindeki egemenliğini tanıdı." açıklamasında
bulundu.
Amerika Dışişleri Bakanı ayrıca Batı Şeria'da El-Beyre
yakınlarındaki Pesagut adlı bir Siyonist yerleşimi de yasadışı bir şekilde
ziyaret etti ve ABD'nin Batı Şeria'da üretilen ürünleri ve malları "İsrail
ürünleri" olarak kabul etmek istediğini açıkladı."
Öyle görünüyor ki siyasi hayatının sonuna sadece iki ay
kalan Trump yönetimi, Siyonist rejimi desteklemek ve yasadışı taleplerini
yerine getirmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor.
Batı Asya meseleleri konusunda uzman Hasan Hanizade'ye göre,
Donald Trump önceki zaferini Siyonist lobinin yardımına borçludur ve bu nedenle
Beyaz Saray'a girdiğinde Siyonist rejimi güçlendirmek için tüm imkanlarını
kullanacağına söz verdi."
Mart 2019'da, tartışmalı bir hareketle Siyonist rejime
bağlılığını ilan eden Trump, işgal altındaki Suriye'nin Golan'ı Siyonist
rejimin bir parçası olarak kabul etti. Böyle bir hareket, yalnızca BM Güvenlik
Konseyi kararlarına, özellikle de Siyonist rejimin Golan Tepeleri ve Batı Şeria
dahil 1967 İşgal Altındaki Topraklardan çekilmesini talep eden 242 sayılı
Karar'a aykırı olmakla kalmıyor, aynı zamanda önceki ABD yönetimlerinin bu
konudaki uygulamalarıyla bile çelişiyor. 1967'den bu yana, tüm ABD hükümetleri
Golan Tepeleri ve Batı Şeria'yı İşgal Altındaki Topraklar olarak tanıdı, ancak
Trump yönetimi Washington'un politikasını değiştirdi, yalnızca Suriye
topraklarının bir parçası olan Golan Tepeleri'ni değil, ABD'nin yasadışı
yerleşimlere ilişkin politikasını da değiştirdi. Batı Şeria'ya yönelik de aynı
yasa dışı siyasetleri uyguladı.
Aslında, Donald Trump'ın dış siyaset yaklaşımının en önemli
özelliklerinden biri, İsrail'e koşulsuz şartsız destek konusundaki tutumu ve
önceki ABD başkanlarının yapmayı reddettiği eylemleri uygulaması idi. Bu uygulamalardan
en önemlisi Kudüs'ün Siyonist rejimin başkenti olarak tanınmasıdır. Ayrıca
Trump hükümetinin, İşgal altındaki Golan'ın İsrail'in bir parçası olarak
tanıması, Siyonist rejime eşi görülmemiş faydalar ve ayrıcalıklar sunan ve
karşılığında Filistinlileri temel haklarından mahrum eden yüzyılın anlaşmasını
sunması ve nihayet İsrail'in Batı Şeria ilhakına onay vermesi Siyonistlere
verilen başka hizmetlerdendir.
Tabii, işgal altındaki Filistin'i ziyareti sırasında Pompeo,
Siyonistlere, Batı Şeria'da üretilen ürünleri ve malları İsrail yapımı ürünler
olarak kabul ederek Siyonist yerleşimcilere yeni bir armağan daha verdi.
Böylece Trump yönetimi, Batı Şeria'nın bazı bölümlerinin
işgal altındaki topraklara ilhak edilmesini fiilen kabul etti. Ancak Washington'un Avrupalı ortakları ve
uluslararası toplumun, Trump yönetiminin işgal altındaki Golan Tepeleri'nin
ilhakı ve Batı Şeria'nın bazı kısımlarının işgal altındaki topraklara ilhakına
onay vermesi ve bu yöndeki diğer eylemlerine karşı olduklarını açıkça
belirttiler.
Trump yönetimi, diğer durumlarda olduğu gibi, tek taraflı
bir yaklaşım benimsedi ve BM uygulamalarına aykırı davrandı. İşgal altındaki
Golan Tepeleri'nin ilhakına ve Batı Şeria'nın bir kısmının ilhakına onay veren
Trump hükümetinin bu yöndeki girişimleri İsrail ve destekçisi Amerika Birleşik
Devletleri'ni uluslararası arenada daha da tecride sürükledi.