Her zaman tetikte
Blinken bugüne kadar çok öne çıkan bir figür olmamasına
karşın yürüttüğü 'danışmanlık' ve lobi faaliyetleri dolayısıyla ABD dış
politikasının her daim etkin bir elemanı olmayı başarmış. ABD dışişlerinde
etkili bir 'düşünce kuruluşu' rolünde habercilik yapan yayın organı Politico,
2013'te Blinken'in Obama hükümetinde danışman olarak atandığı dönemde
yayınladığı yazıda geleceğin Dışişleri Bakanı'nı şöyle tanımlıyor:
"Tony Blinken, Başkan Barack Obama’nın ulusal güvenlik
danışman yardımcısı olmadan önce neredeyse yirmi yıl boyunca sadece
Washington’un iktidar kurumlarının kapalı kapıları ardında çalışarak Amerikan
dış politikasını etkiledi"
Clinton döneminde ilk defa devlet kademelerinde üst düzey
bir yer bulurken, daha sonra da Cumhuriyetçi oğul Bush'un devrinde ABD
Senatosu'nun Dışilişkiler Komitesi'nde Demokrat Parti heyetinin başkanlığını
yapıyor. Bu dönem Blinken Irak İşgali'nin en büyük savunucularından biri.
Biden'la olan ilişkileri eskiye dayanan Blinken, Biden'ın
Irak İşgali leyhinde oy verdiği dönem de Senatör Biden'ın en üst düzey dış
ilişkiler danışmanı olarak görevdeydi. Blinken daha sonra 2008'de Biden'ın
başarısız başkanlık adaylığı girişimi sırasında da onun en üst düzey dış
ilişkiler danışmanı olacaktı.
Obama döneminde de iktidarın el Kaide'ye teslim edilmesi ve
ülkenin köle pazarlarıyla ve bitmeyen bir iç savaşa boğulmasına yol açan NATO
müdahalesinin gene en büyük çığırtkanları arasında Blinken'i görüyoruz.
Cihatçı ihracatı, yetmezse işgal verelim
Suriye konusunda da Obama yönetiminin müdahalelerinin
"yüzü" haline gelen Blinken Suriye'nin kimyasal silahlar kullandığı
yalanını (Daha sonra OPCW'nin ortaya çıkan raporları bu ifadelerin yalan
olduğunu kanıtlamıştı) da en fazla dillendiren propogandacılar arasında yer
aldı. Blinken'in bölgedeki en büyük etkinliğiyse daha sonra IŞİD'e kan verip El
Nusra gibi ayrı cihatçı kurumlara ayrışacak (!) olan El Kaide'nin Suriye'de
silahlandırılması ve eğitilmesiyle ilgili oldu. Blinken bu çalışmaların da
fikir babaları arasında.
Blinken daha da ileri gitmiş, Suriye'de ABD'nin cihatçı
ihracatı devam ederken "Süper güçler blöf yapmamalı" diyerek üstü
kapalı bir şekilde işgal seçeneğini de hatırlatmıştı. Konuya ilişkin National
Public Radio'ya verdiği demeçte Blinken Obama'nın bir büyük çaplı saldırı
yapmaya yetkisi olduğunu söylerken neden bir işgal gerçekleştirmek için o dönem
adım atılmadığını şöyle açıklıyor: "Başkan'ın Kongre'nin desteğini almadan
bu yetkiyi kullamaya ne arzusu ne de niyeti var".
Demokratlar iktidarı Trump'a teslim ettiğinde mevkini terk
etmek zorunda kalan Blinken 2017'de Esad'ın kimyasal silah saldırısı
düzenlediği iddiasıyla Suriye'ye füzelerle saldıranTrump'ı desteklemekten geri
kalmamıştı.
Suudilerin Yemen'deki katliamının da parçası oldu
Suudi Arabistan'ın 2015'te başlattığı Yemen işgalinin
uluslararası alanda en büyük destekçisi olan Blinken, Suudilere silah
tedarikinin bu dönemde hızlanması için elinden geleni yapmıştı. O dönem
Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Blinken, ABD'nin işgal koalisyonuyla istihbarat
paylaşımını artırdığını da bizzat kendisi duyurdu. Yemen'deki Suudi, işgali
ülkeye IŞİD ve El Kaide gibi işgalci vekili cihatçı örgütlerin ihraç edilmesi
gibi sonuçların yanı sıra modern çağın görülmüş en büyük insani krizine ve
kıtlığına neden oldu.
ABD'nin Yemen'deki Suudi eliyle yürütülen katliâma verdiği
destek, bu ülkenin iç siyasetinde 2018 yılındaki saldırılara kadar kendisine
yer bulmadı. ABD'den istihbarat alan Suudi işgal kuvvetlerinin ABD yapımı
füzeyle bir okul otobüsüne saldırmasının ardından işgal ABD ana akım medyasında
ve siyasetinde ilk defa yankılandı. 10 ile15 yaş arası 40'tan fazla çocuğun
ölümüyle sonuçlanan saldırıdan sonra Demokratlar Trump'ı göstermelik bir
şekilde hedef gösterdi, ancak Trump Demokratların başlattığı Yemen işgaline
destek politikasından vaz geçmedi.
Trumpla birlikte yeni yönetim yeni görevler
Blinken, Trump yönetiminin Beyaz Saray'a geçmesini takiben
ABD'nin mevcut dış politikasına saray dışından destek vermek ve müdahale etmek
üzere bir lobi firması kurdu.
Demokrat Parti'den iktidar kademelerinde bulunmuş diğer
isimleri de alarak kurduğu "Danışmanlık hizmetleri" şirketi WestExec
Advisors, Trump'ın saraya geçmesinin ardından Demokratların hükümetinin
danışman ve bürokrat ordusunu istihdam ederek kendisine bir lobici kadrosu
oluşturdu. Google'ın ve diğer silikon vadisi firmalarının Trump yönetimindeki
ABD Savunma Bakanlığı'yla yaptığı silahlar için yapay zeka geliştirme
anlaşmalarında da yine WestExec Advisors aracı olarak yer alıyordu.
WestExec Advisors "müşterilerini" veya
"hizmetlerini" kamuoyuna duyurmak konusunda çok da istekli bir firma
değil, hakkındaki bilgiler firmaların basına verdiği demeçlerden ve basına
sızdırılan belgelerden ibaret. Ancak Blinken firmanın "müşterileri"
arasında Blackstone, Bank of America, Facebook, Uber, McKinsey & Company,
SoftBank, Gilead, Lazard, Boeing, AT&T, Royal Bank of Canada, LinkedIn ve
Sotheby'yi sayıyor.
Trump'ın İsrail 'barış' anlaşmaları mevcut çelişkileri
büyüttü
Blinken Trump yönetiminde İsrail için yapılan sözde barış
anlaşmalarının da destekçileri arasında. Obama iktidarında İsrail'in
"Demir Kubbe" silah sisteminin ABD tarafından finanse edilmesi için
gösterdiği çabalarla da hatırlanan Blinken, göreve gelmesinin hemen ardından
yaptığı açıklamada Trump yönetiminin "barış anlaşmaları"nı övdü ve
"normalleşme" anlaşmalarıyla kaydedilen gelişmelerin ilerletilmesinin
ABD'nin çıkarına olduğunu söylemeyi ihmal etmedi.