Joe Biden Çarşamba günü Amerika başkanı olarak ilk çalışma
gününde eski Amerika başkanı Donald
Trump'ın girişimlerini iptal etme amacı
ile 17 kadar başkanlık talimatını imzaladı.
Dış siyaset alanında imzaladığı en önemli talimatlar arasında
Amerika'nın Paris İklim Anlaşmasına ve Dünya Sağlık Örgütüne geri dönmesi talimatları görülmektedir. Biden'in bu talimatları dünya tarafından
özellikle de Washington'un Avrupalı ortakları tarafından memnuniyetle
karşılandı.
Biden'in dış siyaset alanındaki girişimleri, aslında Donald Trump'ın bu alanlardaki
girişimlerini tersine çevirmek doğrultusunda gerçekleştirildi. Trump hükümeti Önce Amerika sloganı ve tek taraflılık
siyasetleri çerçevesinde belli ve planlı bir şekilde birçok uluslararası kurum ve kuruluştan ve de
anlaşma ve sözleşmeden Amerika'yı çekerek
çok taraflılık araçlarını ve mekanizmalarını yok etmeye çalıştı. Uluslararası düzeyde Amerika'nın Avrupalı
ortakları tarafından bile eleştirilere
yol açan bu girişimler Amerika'nın günden güne daha da inzivaya sürüklenmesine
ve prestij ve imaj kaybına yol açtı.
Biden şimdi Amerika'nın imajını ve etkili bir dünya gücü
olarak konumunu yeniden sağlamaya çalışıyor. Ancak bu alanda pek çok
belirsizlik ve şüphe söz konusudur. Bu şüphelerden biri, Biden yönetiminin
ABD'nin İran ve BM Güvenlik Konseyi gibi ABD dış politikasındaki bazı önemli
uluslararası konulara ve temel gündemlere ve Venezuela ve Kuzey Kore'ye yönelik
ABD politikasına yaklaşımını değiştirip değiştiremeyeceğidir. Biden'in ve üst
düzey hükümet yetkililerinin son görüşleri göz önüne alındığında, değişikliğin
gelmeyeceği söylenebilir. Diğer bir
deyişle, birçok uzman ve analistin inandığı gibi, Amerikan dış politikasının
temelleri ve ilkeleri büyük ölçüde değişmez ve sabittir.Bu nedenle pratikte ABD
başkanları dış politika konularında sırf taktikleri farklıdır. Bu, Biden
yönetiminin İran'la ve nükleer anlaşmayla ilgilenme biçiminde açıkça görülmektedir.
Biden yönetimi, Trump yönetimi gibi, nükleer kısıtlamaların uzatılması ve
İran'ın füze meselesinin ve bölgesel politikalarının gelecekteki müzakerelere
dahil edilmesi çağrısında bulunurken, İran'a karşı çeşitli suçlamaları da dile
getirdi. ABD dış politikasının diğer değişmeyen yönleri arasında İsrail'in her
koşulda desteklenmesi yer alıyor. Bu bağlamda Biden, Siyonist rejim ile Arap
ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecinin devam etmesi çağrısında
bulunmuştur.
Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ekonomik gücün
azalması, ABD bütçe açığı ve ulusal borcunun eşi görülmemiş bir şekilde
artması, milliyetçi akımların güçlenmesi ve ekonomik korumacılığın
desteklenmesi, ABD'nin küresel sorumlulukları hakkında artan şüpheler, özellikle
müttefikleri desteklemek ve kısacası, 2016'da Trump'ın göreve başlamasına neden
olan faktörlerin devam etmesi ve dış politika alanında son dört yılda yapılan
köklü değişiklikler, Biden'in ABD dış politikasında köklü değişiklikler
yapabileceğine dair şüpheleri arttırmaktadır.
Almanya Dışişleri Bakanı Haiko Maas ise, Temmuz 2020'de ABD dış ve
güvenlik politikasının değiştiğini ve bunun Trump'ın başkanlığından bu yana
olan bir şey olmadığını vurguladı ve şöyle bir açıklamada bulundu: "Trump
başkanlık seçimini kaybetse bile, ABD dış politikası değişmeyecek."
Eski Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise şöyle
diyor: "Trump döneminde ABD politikasındaki değişiklikler geçici bir sorun
değil, ABD'nin küresel yaklaşımlarında yapısal bir değişimdir" dedi.