Güçsüzmüşüz !

GİRİŞ: 27.04.2024 23:05      GÜNCELLEME: 27.04.2024 23:05
Rasthaber - Bismillahirrahmanirrahim

Zalime karşı durmak için ne kadar güçlü olmamız lazım acaba?

Birisi evimize girse, hanemize tecavüz etse ne yaparız acaba?

Ya da ülkemize birileri saldırıda bulunsa müdafaa etmez miyiz?

Ey zalim! ne istersen yap, ben güçlenince sana gününü göstereceğim, şimdilik ilişkilerimiz de olsun, ticaretimiz de devam etsin, buyurun çay da ikram edelim mi deriz?

75 yıldır dünyanın başına bela olan Siyonist işgalci rejim, kendilerini 75 yıl önce misafir eden Filistinli kardeşlerimize zulüm ediyor.

75 yıldır ellerindeki imkanlar dahilinde mücadele eden Filistinli kardeşlerimizin içinden çıkan bir avuç Gazzeli yiğit "Aksa Tufanı” ile mücadelesine ayrı bir ivme kazandırmıştır.

Bu ivme ile herkesin gözünde büyüttüğü zalim Siyonist rejimin dünyanın gözünde büyüttüğü gibi olmadığı görüldü. 

Hizbullah genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın dediği gibi "örümcek ağından daha zayıf" olduğunu Temmuz 2006’da 33 günlük savaşı ile de kanıtlamıştı.

Zira Siyonist rejimi aslında güçlü gösteren kâfir dostlarının yanında, zalimin karşısında sessiz kalarak korkaklık gösteren sözüm ona Müslümanların yöneticileridir.

Özellikle bu habis rejimin son 7 aydır yaptığı zulmüne sessiz kalarak, ticari, siyasi vs ilişkilerini kesmeyenlerin öne sürdüğü argüman şudur; ya efendim biz ticareti, kesersek şu olur, siyasi diyaloğu kesersek bu olur, şu anda onlara ambargo uygulayacak güçte değiliz, her şeyimiz onların elinde, ticareti kesersek dolar yükselir, enflasyon bilmem ne olur, diye korku siyasetini ön plana çıkıyorlar.

Bu korkaklık siyaseti güdenler, Gazze'deki aç, susuz anestezisiz yapılan ameliyatlar ve nice imkansızlıklara rağmen...

 "Allah sabredenlerle beraberdir. Allah bize yeter." Dünya'nın en özgür insanı bizleriz,

Asıl tutsak olan Arap ülkeleri ve “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir, namusumuzdur, ilk kıblemizdir” demekle birlikte bu zulme sessiz kalıp, aynı zamanda ilişkilerini koparmayan, gücümüz yetmez diyenlerdir.

Gazzeliler o imkansızlıklara rağmen o güçlerini nereden alıyorlar acaba? Bunu irdelemek lazım tabi ki

 Allah u teâlâ Kur'an-ı Kerim de şöyle buyuruyor: "Allah size yardım ederse üst olacak yoktur size. Fakat o sizi yardımsız bırakırsa kimdir ondan başka yardım edecek size? Mutlaka Allah'a dayanmalı inananlar."  (Ali İmran/ 160)

Ve yine Fatiha suresi 5. ayeti kerime de

"(Ey Allah’ım) biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen’den yardım dileriz." diyoruz, her gün kıldığımız 5 vakit namazda, maalesef söylediklerimiz ile yaptıklarımız çok farklı şeyler.

Güç konusunda bir kıyaslama da İran İslam Cumhuriyeti ile bugünkü Türkiye Cumhuriyeti arasında yapalım.

İslam Cumhuriyeti henüz inkılabın başındaki sahip olduğu güç ile bu günkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu gücünü kime sorsak, elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin o günkü İslam Cumhuriyeti’nin gücünden kat kat fazla olduğunu herkes söyler.

O günkü İslam Cumhuriyeti o imkansızlıklar içinde büyük bir cesaretle "ne zalim batı ne kâfir doğu, sadece ve sadece İslam devleti" diyerek başta ABD ve tüm müstekbir güçlerle ilişkisini kesmiş, ABD’nin İran'daki istihbarat (!) yuvasındaki bürokratları esir almış, Siyonist İsrail'in konsolosluğunu kapatıp Filistin'e tahsis etmişti.

8 yıl boyunca ABD, tüm batılı ülkeler ve satılmış Arap ülkelerinin desteği ile zalim Saddam Hüseyin'e karşı savaşmak zorunda bırakılmış ve tüm ambargolara rağmen, bugün 45 yıldır yine dünyanın en güçlü, zalimlerinin karşısında dimdik duran, en onurlu ülkesi durumundadır.

Öyleyse bu gücün sadece ve sadece sahip olduğu imandan geldiği ve Allah -u Teâlâ’dan almış olduğu yardımdan başka bir izahı yoktur. İman varsa imkân da vardır.

O zaman “henüz gücümüz yoktur, siyoniste karşı durmaya” diyenler imanlarını kontrol etmeliler.

Hele "gücümüz yok mücadele etmeye” sözünü, sözüm ona ilahiyatçı kimliğine bürünenler dile getiriyorsa vay bizim halimize....

 

Mehmet Yüksek

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM