Bismillahirrahmanirrahim
Bu mektup, dünyanın en büyük halk toplantısından, yer küresi sakinlerine bir çağrıdır.
Bu mektup, “Hüseyin” aşığı yürüyüşçülerden, “Hüseyin”in sevdiği halklara, kurtuluşları için her şeyini feda ettiği insanlara bir hitaptır.
Tarihin en büyük müsibetinin matemini tutanların, tüm mazlumlara, hakları zalimlerce gasbedilenlere, ülkeleri işgal edilip yurtlarından sürülenlere ve genel olarak tağutların ve müstekbirlerin baskı ve zulmü altında ezilenlere mektubudur.
Bu mektup, tarihin en canlı ve en kahramanca olayına gönül vermişlerden sessiz ruhsuz ve çoşkusuz bırakılmış dünya sakinlerine bir hatırlatmadır.
Bu mektup, Kerbela’ya doğru dünyanın her yanından yollara koyulmuş insanlardan kardeşlik, vahdet ve fedakarlıkları yakından bizzat yaşamış olanlardan, insanlık üzerine egemen her türlü egoistlik, çıkarcılık ve ayrımcılıktan bezmiş insanlara bir duyurudur.
Bu mektup, her türlü coğrafya ve milliyet taassubundan sıyrılmayı başarmış, sahte sınırlarla birbirinden ayrı düşürülmüş tüm mustaz’af halklara bir çağrıdır.
Bu mektup, “Hüseyin”e ve O’nun belirlediği yola bağlanmayı her türlü ırkçı, ulusalcı, mezhepçi kimliğin üzerinde tutanlardan, her ırk, din ve mezhepten olan dünya mustaz’aflarına bir çağrıdır.
Bu mektup, Adalet Güneşinin Doğacağını Bekleyenlerden ve zulmün kaynağı ile nihai savaş için hazırlananlardan, dünyaya tahakküm eden %1’lik sultacıların adaletsizlikleri altında ezilen %99’u oluşturan dünya halkına bir mektuptur.
Dünyanın Her Yanındaki Mustaz’aflar! Selam olsun size.
Biz, yer küresinin dört bir yanından milyonlarca Hüseyin aşığıyla birlikte insanlık tarihinin bu en görkemli anma merasimine katılıp yalın ayak Kerbela’ya yöneldiğimiz şu sıralarda Hz. Adem oğullarının çeşitli ırk, millet ve dinden olan büyük bir bölümü dünyanın çeşitli yanlarında türlü türlü zulümlere, saldırılara, acılara, mahrumiyetlere, hakaretlere ve adaletsizliklere maruz bırakılmaktadır.
Bugün, halkların kültürel, toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatına egemen atmosferi müstekbir güçler ve dünya sathında çöreklenmiş sulta sistemi belirlemektedir.
Halkların hayatı, kendi menfaatleri esasına göre değil de daha çok sermaye çevrelerinin ve zorbaların çıkarları ekseninde şekillenmektedir.
Taağuti/zalim ve halktan uzak rejimler dünyanın birçok yerinde modern yöntemlerle kendi halkları üzerinde kölelik sistemi kurmuş iken, kendileri başta ABD ve uluslararası kuruluşlar olmak üzere daha büyük taağutların köleliğini kabullenmiş bulunuyorlar.
Dünya üzerinde sulta kurmuş zalimler ellerindeki çeşitli araçlarla mustaz’afları öyle bir zayıflatmış, kendine yabancılaştırmış ve itaatkar hale getirmişlerdir ki, dikkatlerimiz önemsiz konulara, değersiz alanlara çekilmiş ve böylece içinde bulunduğumuz acı durumu ciddi olarak değerlendirmede ve bu durumu değiştirmek için harekete geçme konusunda gaflete düşmüş bulunuyoruz.
Müstekbirler, bizim temel endişelere yönelmemizi ve kendileri aleyhinde küresel mustaz’aflar cephesini oluşturmamız yerine ırkçı, ulusalcı ve mezhepçi savaşlar içinde olmamızı istemekteler. Halbuki bu çekişmelerin hiç biri hak-batıl temelinde oluşmuş mücadeleler değildir ve asla temel meselelerimizi çözecek, kurtuluşa yöneltecek gelişmeler değildir.
Kardeşler!
Ali’nin(as) şehri Necef’ten Hüseyn’in(as) şehri Kerbela’ya hareket halinde olan biz Erbain yürüyüşçülerinin en büyük arzumuz Ali’nin ve Hüseyn’in yolunda bulunmaktır. Hz. Ali’nin(as) mücadele dolu hayatının son anlarında buyurduğu “ZALİME DÜŞMAN ve MAZLUMA YARDIMCI OLUN” sözünü kendimize kılavuz olarak seçmiş bulunuyoruz. Yüce Allah’tan isteğimiz şu ki, İmam Ali’nin bu vasiyetini yerine getirme yolunda zalimlerce dayatılacak zorluklara karşı mücadelede bedel ödemekten korkmamayı ve Seyyid’uş Şüheda Hüseyn’in izinde olmayı bize inayet buyursun. Hüseyin(as) bu yolda ödenecek en büyük bedel, yani ölüm konusunda şöyle buyuruyor: “İZZETE ULAŞMAK VE HAKKI İHYA ETMEK YOLUNDA ÖLMEK NE DE KOLAYDIR”
Yeryüzünün Mustaz’af Halkları! Gelin zalime düşmanlıkta ve mazluma yardımda, bu büyük görevi yerine getirmede bedel ödemekten korkmamak konusunda ahitleşelim. Nerede olursa olsun, hangi dinden ve mezhepten olursa olsun, hangi ırktan ve renkten olursa olsun zalim karşısında susmamak, kayıtsız kalmamak ve mümkün olan her şekilde mukabelede bulunmak konusunda ahitleşelim. Ve kesin kez inanalım ki, bizim bu ahde fert fert bağlı kalmamız dünya üzerinde büyük bir değişime ortam hazırlıyacaktır.
Gelin ey kardeşler! Her yıl düzenlenen bu görkemli yürüyüşe katılalım. Çünkü bu yürüyüş, küresel istikbar ve zulüm cephesine karşı hazırlıklı olmak doğrultusunda bir tatbikattır, dayanışma, vahdet ve kardeşlik içinde birlikte yaşamak için bir alıştırmadır.
Dünya mustaz’aflarının bu ahitleşmeye katılmaları, küresel adalet güneşinin doğuşu ve beşer tarihinin sabahının ulaşması umuduyla.
TAYDER(Toplumsal Araştırma ve Yardımlaşma Derneği)