İran'ın Siyonist Rejime Darbesini Kim, Neden Küçümsüyor?

GİRİŞ: 19.04.2024 20:46      GÜNCELLEME: 19.04.2024 20:46
Rasthaber -  İran’ın Siyonist rejime indirdiği tarihi darbe ile dünyada müstekbir-mustazaf savaşı yeni bir boyut kazanmıştır.

İçimizde bunu küçümseyenleri tanımak zor değildir ama onları tanıtmak "mayınlı tarla" misali biraz zahmetli ve tehlikeli bir iştir.

Hakikati görmek, söylemek ve teslim olmak öncelikle basiret, cesaret ve adalet isteyen bir iştir. Müslüman olmasına gerek yoktur vicdanı körelmemiş her insan bunu yapabilir. Müslüman olup bu sıfatlara sahip değilse, elinde Kur’an, dilinde zikir, alnı secdede de olsa istikbar/şeytani cepheye hizmet etmektedirler.

İran ve Siyonistler arasındaki savaşı, tiyatro, göstermelik savaş, danışıklı döğüş olarak değerlendirenlerin zihnindeki bilinç altı gerçekler ortaya çıkmazsa bunları tanımak zordur.

İşte bunların özellikleri;

1- Siyonistlerin yalancı heybetinden/sahte karizmasından korkarlar.

Siyonistlerin dünyaya hakim olduğunu, her yere nüfuz ettiklerini dolayısıyla onlara karşı koyulamayacağına inanıp diğer insanları korkuturlar. Kendi ülkesindeki yöneticilerin de iplerini elinde tutuğunu kabullenip ticari, siyasi, askeri ilişkileri kesmenin zarar vereceğini söyleyip insanları açlık, fakirlik, ambargo ile korkuturlar.

Allah’ın kudretini unutup dünyanın onların elinde olduğu tevehhümüne kapılmışlardır. Allah’ın Razzak (devamlı çok rızık veren) olduğunu unutup ekonomik olarak Siyonistleri velinimet olarak görürler.

Siyonistlere karşı başarı kazanıp zaferin tadını almadıkları için onların gölgesinde yaşamayı tercih ederler. Yalan ve hayali Siyonist heybetin gölgesini Allah’ın tevekkül ve güven çadırına tercih ederler.

Siyonistlerin kullandığı korkutma silahı onları korkak ve tutsak etmiştir. Bundan dolayı kimsenin Siyonistlere karşı koyamayacağı tevehhümüne kapılmışlardır.

2- Ruhları köleleşmiştir

Özgürlüğün tadını almamış köleler gibidirler. Bir toplum ya güç ve parayla esir alınır veya bilim ve teknoloji ile. Her ikisinde de toplum özgürlüğünü kaybeder. Bugün bizim toplum her ikisi ile de esir alınmıştır. Ama asıl önemli olan bunların sonucunda ruhların ve beyinlerin esaretidir. Zihinsel kölelik bu olsa gerek.

Bu insanlar asla özgür olmadılar olamayacaklardır. Ruhları köleliğe alışmış kendi istekleriyle esareti kabul etmişlerdir. Hani ayette buyuruyor ya:

 “İşte Firavun, halkını (beynini boşaltarak) küçümsedi, onlar da (koyun sürüsü gibi) ona itaat ettiler. Çünkü onlar, zaten yoldan çıkmış bir topluluktu.”

Firavun halkını zihinsel köleliğe alıştırdı ve halkı da bilerek ve isteyerek ona itaat etti. Hz. Musa’nın (as) zorluklarından birisi de buydu, halkın zihinsel köleliği ve ruhlarını Firavunun esir etmesine izin vermeleriydi.

Gönlümüzdeki ruhlarını esir bırakmış zihinsel köleler özgürlüğün tadını bilmezler, kölelikten kurtulup ruhları özgürleştirmek için bedel ödenmesi gerektiğinin bilincinde değillerdir.

Teslimiyeti başarı olarak göstermeye çalışırlar, beyinlerine esaret zinciri vurulmuş gerçekleri görmekten acizdirler.

3- Hesadet/kıskançlık ateşiyle kalpleri yanıp tutuşuyor.

Bu güruh kendilerini dev aynasında gördüklerinden kimsenin kendilerinden daha ileride olacağını, daha başarılı olacağını, daha güçlü olacağını kabullenemezler. Kendi acizliklerini örtbas etmek için direniş cephesinin başarısını küçümserler. Hani Kur’an’da buyuruyor ya:

 “Kafir olanlar, inananlara dediler ki: Eğer bir hayır olsaydı onlar, bizi geçemezlerdi ve Kur'an'la doğru yolu bulmadıkları için de diyecekler ki bu, çok eski bir yalan.” Ahkaf/11

İşte bu güruh başkasının zaferini, başarı olarak görmeyen hesadet ateşi ile yanan kimselerdir. Hesadet kıskançlık onların basiret ve feraset gözlerini kör etmiştir. "İğne düştüğü yerde aranır" zihniyetine sahiptirler.

4- Zilletli barışı izzetli direnişe tercih edenler.

Filistin sorununu barışcıl(!) yolla çözülmesi gerektiği görüşünü savunurlar. Ayrı bir ifadeyle Filistin meselesinin uzlaşmayla satılmasıyla bu meselenin kapanacağını sanırlar. Siyonistlere karşı yapılacak bir saldırının Filistin sorununun-gerçekte ise kendi sorunlarının- çözülmesini çıkmaza soktuğuna inanırlar. Halbuki siyonistlerin ancak direniş dilinden anladığını görmek istemezler. Bu çevreler zulüm, katliam ve soykırımı uzlaşma ile halledeceklerini sanırlar. Bedel ödemeden hazıra konmak isteyen bedavacılardır bunlar.

İşte bu faktörlerden dolayı İran ve direniş cephesinin başarısını bilerek ve kasıtlı olarak küçümseyip bunun bir tiyatro olduğu algısını oluşturmaya çalışıyorlar.

Ama Türk-Kürt, Arap, Acem bütün halkların, sünni-şii ve diğer inançlara sahip akıl sahiplerinin gerçekleri gördüklerinden gafildirler.

Hakikat güneşi balçıkla sıvanmaz. Er ya da geç bulutlar dağılacak gerçekler ortaya çıkacaktır.

Vesselam

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM